Babasız bir çocuğu on yıl büyüttüm köydeki herkes benimle alay ediyordu
Babasız bir çocuğu on yıl büyüttüm – köydeki herkes benimle alay ediyordu, ta ki bir gün lüks bir araba evimin önünde durana kadar… ve çocuğun babası hepsini ağlatana kadar.
Elif Yaman sessizliğe alışmıştı.
Ama bu, uyku saatinden sonra bir evin üzerine çöken huzurlu sessizlikten değildi;
bu, küçük bir Ortabatı kasabasının, bakıyormuş gibi yapmadan bakan ama aslında her şeyi gören, dikkatli ve yargılayıcı sessizliğiydi.
Neredeyse on yıl boyunca o bakışların altında yaşadı.
Günlerini çenesini dik tutarak, kalbinin ağırlığını taşımayı öğrenmiş kaburgalarının ardında saklayarak geçirdi.
Her sabah oğlu Cem’i Cedar Caddesi’nin sonundaki ilkokula götürürdü.
Kaldırımlar çatlamış, akçaağaçlar yıllar süren fırtınalar yüzünden eğilip bükülmüş, komşular ise çitlere yaslanmış ya da verandalarında durmuş olurlardı.
Yüzlerinde ne dostça ne düşmanca ifadeler vardı; sadece hesapçı bir ilgisizlik.
Fısıltıları sadece duyulabilecek kadar yüksek, fakat inkâr edilebilecek kadar da sessizdi.
Solmakta olan petunyalarını sulayan bir kadın,
“Zavallı kız, tek başına çocuk büyütüyor,” derdi.
Bir başkası ise hafifçe mırıldanırdı:
“Çok yazık…” Devamını okumak için diğer sayfaya gecebilirisniz..
