8 yaşındaki bir kızın cenazesi sırasında

Mezarlığın üzerinde ağır bir sessizlik vardı, sanki toprak nefesini tutuyordu. Gri gökyüzü ağaçların üzerinde yükseliyor ve yeni kazılmış mezara nadir yağmur damlaları düşüyordu. Sadece en yakın akrabalar toplanmıştı; sekiz yaşındaki bir kızın cenazesini kimse bir gösteriye dönüştürmek istemiyordu. Kız, gece vakti aniden vefat etmişti. Doktorlar, daha önce hiçbir belirti göstermemiş olmasına rağmen doğuştan bir kalp rahatsızlığından bahsediyorlardı.

 

Sinemalara bürünmüş annesi, ellerinde ıslak bir mendil tutuyordu, dudakları titriyordu. Yanında, sanki bunların hiçbiri başına gelmiyormuş gibi sessizce tek bir noktaya bakan baba duruyordu. Güllerle süslenmiş çocuğun tabutu, kasvetli manzaraya uyumsuz görünüyordu.