kızın yaraları

General, sesindeki ağırlıkla, askerlerin alaycı gülüşlerini bir anda dondurdu. ‘Bu yaralar, savaşın gerçek yüzünü temsil ediyor,’ dedi; her kelimesi, sessizliğin üzerine bir bıçak gibi iniyordu. Kızın hikayesi, yalnızca fiziksel yaralardan ibaret değildi; ruhunda taşıdığı acılar, bir ulusun kaderiyle birleşiyordu. Askerlerin gözlerinde bir tür pişmanlık belirmişti; belki de, daha önce hiç düşünmedikleri bir gerçeği anlıyorlardı. Savaş, sadece düşmanları öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda masumları da yaralıyordu. Generalin yüzündeki sert ifade, hayatlarının en önemli dersini vermek için orada duruyordu. “Sizler, geleceğin koruyucularısınız, ama her kurşunun bir bedeli vardır,” diyerek, genç kızın hikayesini paylaştı. Artık o an, sadece bir utanç değil, aynı zamanda bir uyanış anıydı. Herkesin yüreğinde, bir umut ışığı belirmişti; belki de bir gün, yaraların yalnızca geçmişin hatıraları olarak kalacağı bir dünya yaratabilirlerdi.