O Masadaki Yabancı
Elif, ekrandaki mutluluğumuza bakmıyordu. Bana bakıyordu. Yüzündeki o kibar, mesafeli tebessüm tamamen silinmişti. Yerinde, hayatımda gördüğüm en çıplak, en keskin ifade vardı. Bu, bir kadının başka bir kadına baktığı, onun tüm hayallerini, tüm geleceğini gördüğü ve hepsinin bir yalan üzerine kurulu olduğunu bildiği o anın bakışıydı. Gözlerinde ne öfke ne de kıskançlık vardı. Sadece buz gibi, her şeyi sonuna kadar anlayan bir farkındalık.
O an anladım.
Elif “eski bir iş arkadaşı” değildi. O, “eski” olandı. Benim ise “yeni” olduğum gerçeği, yüzüme bir tokat gibi çarptı.