Torunum beni bir göle itti ve boğulurken güldü.
Sonraki günlerde, ara sıra "kaybolan" anahtarları veya "unutulan" randevuları takip etmeleri için ekmek kırıntısı olarak bırakarak, rolümü sürdürdüm. Her konuşmayı, her alaycılığı ve her küçümseyici hareketi odamda sakladığım küçük, gizli bir not defterine not ettim. Ayrıca, cebimde taşıdığım küçük bir ses cihazına seslerini kaydetme cüretini de gösterdim. Kimsenin dinlemediğini düşündüklerinde insanların ne kadar çok şey ortaya koyduklarına şaşırdım. Paula ve Daniel, Paula'nın bir "arkadaşının" önerdiği bir avukatla görüşme ayarladılar. Ben de onlara katıldım ve yardıma ihtiyacı olan biri için mükemmel bir aday olduğumu söyledim. Keskin bakışlı avukat, Bay Thompson adında, gözlüklerinin üzerinden bana bakıp değerlendirdi. Paula ve Daniel benim iyiliğimle ilgili "endişelerini" dile getirirken ben de rolümü iyi oynadım ve başımı salladım. "Sadece... Sadece her şeyin yolunda olduğundan emin olmak istiyorum," dedim, Bay Thompson'a bakarken sesim hafifçe titriyordu. Başını anlayışla salladı ama gözlerinde Paula'nın samimiyetine tam olarak ikna olmadığını gösteren bir parıltı vardı. Evraklar hazırlandı ve ben "isteksizce" imzaladım. Bu arada, kocamla yıllar önce kurduğumuz ve böyle bir ihaneti öngördüğümüz ulaşılmaz bir vakfa varlıklarımı aktardığımı biliyordum. Bilmedikleri şey ise, kontrol etmeye can attıkları paranın artık güvenli bir şekilde erişemeyecekleri bir yerde olduğuydu. Polisin beni aramak için kapıyı çaldığı gün, ailemin dünyası altüst olmuştu. Son aylarda ilişkilerimi yeniden canlandırdığım birkaç arkadaşımla, onların bilmediği bir "tatile" çıkmıştım. Polis, planlarının, zulmünün ve niyetlerinin kanıtlarıyla -benim kanıtlarımla- donanmıştı.